‘’KİM GÜNAHLARINDAN SAMİMİYETLE, İHLASLA BİR DAHA YAPMAYACAK ŞEKİLDE TÖVBE EDERSE ((KUL HAKKI HARİÇ)) HİÇ GÜNAH İŞLEMEMİŞ GİBİDİR.’’ Hadisi şerif


          "Kur'an'ı okuyup anlamaya, anladıklarımızla Rabbimize kulluk yapmaya gayret ederken; kalbimize ve gönlümüze her türlü vesveseleri veren şeytanın şerrinden Alemlerin Rabbi Rahman ve Rahim olan Allah'a sığınarak başlaım.’’
           11 ayını sultanı olarak ifade edilen, Kur'an'ı Kerim'in nazil olduğu, içinde 1000 aydan hayırlı bir gece olan Kâdir gecesini bulunduran Ramazan ayında çok tefekkür ederek, Rabbimize yakın olmamız ve ihlâsla ibadet etmemiz gerekiyor. Ramazan'ı şerifin ilk cumasına, buluğ çağından şu anımıza kadar, bilmeden işlemiş olduğumuz günahlarımızdan hatırlayıp başlayarak tövbe etmeli ve tövbemizde neleri ifade edip, nasıl sözler vermeliyiz yüce Allah'a?
         Tövbe, Allah’ın bizlere emretmiş olduğu ilahi emirlere, bilmeden, yanlışlar yaparak, sehven işlediğimiz günahları artık işlememeye karar vererek, duyduğumuz pişmanlık ile tövbe sonrasında da aynı fiilleri bir daha işlememeye söz verip, vaz geçtiğimizi, ömrümüzün sonuna kadar da bu sözümüzde durmanın adıdır. Kur'an'ı Kerim Tahrim suresi 8. Ayetinde buna Nasuh Tövbesi demektedir.
           Allah cc şu mübarek günlerde, vermiş olduğu sözlerinde delikanlıca duran kişilerin içine bizleri dahil eylesin.
          Tahrim 8- "Ey Elçimiz Muhammed'e iman edip, ilahi emirlerimize tüm samimiyeti ile riayet ederek, şirk inancına ve münafıklığa asla bulaşmayınız. Yapmış olduğunuz yanlışlara da bir daha dönmemek üzere söz veriniz. Böyle yapar ve sözünüzde durursanız, Allah da size, müşrik ve münafıkları perişan bir şekilde cehenneme atarken, Muhammed’e samimiyetle iman edip, onun yaptıklarını yapıp, yapmadıklarından da kaçınarak yapmayan müminleri içlerinden ırmakların çağıldadığı cennetlerinde ağırlayacaktır.’’
          Üzerlerinde kul hakkı bulunan insanların, kul hakkı kiminle hangi konuda ise önce ondan aldığı hak, hukuk ve borcun halledilmesi, cinsi, miktarı, değeri ne ise o borcu ödeyecek ; kimselere baskı ve tehdit yapmadan gönül rızasıyla olan borcunu ödeyip, öyle helallik alacak ve duasını da alarak bu işi yaparsa, hem o kişi ile hem Allah ile iyi münasebet kurup, tövbe etmiş ve helalleşmiş olabilir.
           Bu konuda Allah cc Nisa suresi 17. Ayetinde bizlere aynen şöyle buyuruyor= ‘’Ancak Allah'ın merhamet ve bağışlaması, nefsine Hakim olamayıp, günah işleyen fakat derhal tövbe edip, bir daha tövbesinden vazgeçmeyen müminler için geçerlidir. Ömür boyu inatla büyük kötülükleri işleyip, bunları devam ettirenler, ölümü gelene kadar da sürdürürler ve ölüm kapısına gelince, "tamam, tövbe ediyorum" diyen veya elçimiz Muhammed'e iman etmeden ölenlerin Allah'ın merhametinden nasipleri asla mümkün değildir. ‘’
              Bakara suresi 159 ve 160. Ayeti kerimelerinde : ‘’ Allah kuran ile apaçık bildirmiş olduğu gibi, bilgisizce, asıl gayelerinden uzak tutarak, koparanlara lânet eder ve lânet edecek eder. Allah'ın verdiği aklı kullanıp, insanların işlemiş olduğu yanlışlardan tövbe ederek, doğruya yönelen bu kişilerin samimi tövbelerini de kabul eder. Çünkü Allah, samimi bir şekilde tövbe eden kullarını çok sever.’’
               İslam'da af ve mağfiret, kişinin bilmeden işlemiş olduğu amellerinin affı içindir.  Tövbe suresinde anlatılan, peygamber efendimizin sağlığında, kişiler, onun yanına geliyor, tövbe ettiğini söylüyor eğer tövbe ettikten sonra tekrar bu fiilleri isliyorsa, İslam'da böyle bir din ve böyle tövbe anlayışı yoktur. Tövbenin maksadı insanlara Ümit vermektir. Affedilecek tövbeler, bilmeden yapılıp, bir daha da yapmamak üzere yapılan tövbelerdir.
               Efendimizin bir seferinde, bu sefere mazeretsiz katılmayan, sonradan yaptığının yanlış olduğunu anlayan sahabe, Mescidi Nebevide kendini direğe bağlar ve  'affedilmediğim takdirde beni buradan kimse çözmesin' der. İşte tövbedeki hassasiyet ve delikanlı duruş ve yiğitlik budur. Tövbe suresinde ayet nazil olunca, bu sahabe direkten çözülür. Tövbe eden biri samimi olmalıdır bu sahabenin adı kaynaklar da  Ebu Lübabe olarak geçmektedir, kararlı bir şekilde kendini ifade etmelidir. Bu konuyu etraflıca açıklayan ve hüküm veren tövbe suresi 103. Ayeti kerime ile hutbemi tamamlamak istiyorum:
                ‘’Bir de içinizden doğru olanla yanlış olan şeyleri önceleri birbirine karıştırıp bilmeden işledikleri halde, yanlışlıklarının farkına varınca, samimiyetle tövbe eden ve Allah'ın daveti ile peygamberin tebliğine uyan ve hayat nizamına sımsıkı sarılanların tövbesini Allah kabul edecektir. Bu kişilere karşı Allah çok merhametlidir. Ey peygamber, onların tövbelerinin sonunda Allah'ın davetine sadakatle ve mallarından da verdikleri Sadaka ve Zekatlarını al böylece onların mallarını da temizlemiş olursun. Senin duan onlara gönül rahatlığı verir. Allah herkesin gerçek niyetinin, samimi olup olmadığını, Kalplerin de neleri gizleyip, gizlemediğini de en iyi bilendir. Onlar şurasını iyi bilmelidirler ki , Allah kendilerine samimiyetle tövbe eden kullarının tövbelerini ve Allah yolunda harcadıklarını bilir. Allah tövbe edip, doğru yola erişenlere çok bağışlayandır. 
              Ey peygamber sen böylelerine de ki, ‘’ Allah yapıp ettiklerinizi görüyor. Siz de onun davetine uyarak yapılması gerekenleri, malınız ve canınızla elinizden gelen gayreti ortaya koyun. Unutmayın ki hepimiz mahşerde Allah'ın huzurunda toplanacağız. Yaptıklarımız en ince ayrıntısına kadar bize bildirilip, adaletle bize verilecektir. 
              Rabbimiz kabul edeceği tövbe etmeyi bizlere nasip ettiği gibi, tövbelerimizde kararlı bir şekilde durmayı nasip eylesin. Şu mübarek Ramazanı Şerif hürmetine Rabbim dualarımızı kabul, 
akibetimizi hayır, bela ve musibetlerimizi de def eylesin. Cuma ve Ramazanla mübarek olasınız.

Lokman Abbasoğlu