Türktob, 5553 sayılı özel bir kanunla kurulmuş, kamu nitelikli, seçimleri hakim nezaretinde yapılan tarım sektörümüzün en ciddi ve örgütlü gerçek bir sivil toplum örgütüdür.
TÜRKTOB’A BAKANLIK BASKISI !
Türktob, 5553 sayılı özel bir kanunla kurulmuş, kamu nitelikli, seçimleri hakim nezaretinde yapılan tarım sektörümüzün en ciddi ve örgütlü gerçek bir sivil toplum örgütüdür.
FİDAN ÜRETİCİLERİ, FİDE ÜRETİCİLERİ, TOHUM SANAYİCİLERİ, BİTKİ ISLAHÇILARI, TOHUM YETİŞTİRİCİLERİ, TOHUM DAĞITICILARI ve SÜS BİTKİLERİ ÜRETİCİLERİ olmak üzere 7 alt birliğin oluşturduğu bir üst birliktir.
Bu “birlikler” tarımsal üretimimizin alt yapısındaki tüm bitkisel üretimin ilk basamağı olan “tohum” sektörünün kalbini oluşturur.
70 bini geçen üyeleri ile her birlik 2 yılda bir ilçe seçim kurullarının denetiminde hakim nezaretinde seçimli kongrelerini yaparlar ve yönetim, denetim kurulları ile TÜRKTOP üst yönetimini seçecek delegelerini seçerler.
En son TÜRKTOB kongresini yapar ve her birliği temsil eden 10 seçilmiş delege bir araya gelerek 70 delege ile kendi yönetim kurulunu seçerler.
Kanunla düzenlenmiş çok adil bir seçim denetim ve temsil yapısına sahip ender mesleki sivil toplum kuruluşlarımızdan birisidir..
Her “birliği” bir seçilmiş üye 7 kişiliklik yönetim kurulunda temsil eder ve görev yaparlar.
Bu yedi yönetim kurulu üyesi kendi aralarında gizli oyla seçimin ardından başkanlarını seçerler.
İki dönem TÜRKTOB başkanlığı yapan başkan tekrar seçilebilmek için iki dönem ara vermek zorundadır. Üst üste tekrar aday olamaz.
Yani 20-30 yıl başkanlık koltuğuna birileri gibi yapışamaz.
Bu özet bilgiyi sıkılmadan okudu iseniz şimdi sinirlerinize hakim olmak şartıyla yazacaklarımı hızla okuyacağınıza eminim.
Geçtiğimiz aylarda 7 altbirlik kongrelerini yaparak TÜRKTOB seçimleri için 70 delegesini belirlediler.
Ve geçtiğimiz hafta TÜRKTOB kongresinde bu 70 delege yine hakim nezaretinde özgür iradeleri ile seçimlerini yaptılar.
Ve birliklerini temsilen birer üyeyi belirleyip 7 kişilik TÜRKTOB yönetimini oluşturdular.
Sonrasında başkanlarını gizli oyla seçmek için bu 7 yönetim kurulu üyesi bir araya gelerek başkanlarını da seçtiler.
Her şey buraya kadar normal iken Tarım Bakanlığından başkana bir telefon gelir.
“Biz seninle çalışmayız. Sen istifa edeceksin. Biz falancanın başkan olmasını istiyoruz.”
Başkan şaşırır.
“Böyle şey mümkün değil. Bahsettiğiniz isim yönetim kurulumuz üyesi deği. Seçimi de kazanamadı. Kendisi asil üye değil.
O birlikten asil üye seçilen isim başkası der.”
Telefonun karşısındaki ses:
“Ben anlamam bir yolunu bulacaksınız. Bakan yardımcısının talimatı. Ben de ilgili genel müdür olarak böyle istiyorum.
Biz sizle çalışmayacağız.!”
Hakimli seçim binlerce üye onlarca seçilmiş delegenin hiç bir önemi yok arkadaşların gözünde !
Ortalık tabili geriliyor.
Sektör arkasında vergi levhası olan ve ciddi firmaların olduğu bir ucunda ihracatçı ve ithalatçı uluslararası şirketlerin bulunduğu milyonlarca dolarlık iş hacmine sahip yatırımcılardan oluşuyor.
Bakanlığın baskısına direniyorlar.
Ama baskıya dayanamayan işlerinin korkusuna düşen bir iki yönetim kurulu üyesi yan çiziyor.
İlk önce seçilmiş üye yönetim kurulundan istifa ettiriliyor. Yerine yedek üye olarak aynı birliğin temsilen diğer ismi geliyor.
Kim bu isim?
Bakanlığın istediği arkadaş tabii !
Bu kurnazlık ortalığı daha da geriyor.
Bir tarafta seçilmiş yönetim kurulu başkanı diğer tarafta yönetim kurulu üyeliğine yedekten getirilen bakanlığın istediği isim.
İlgili genel müdürün baskısı ile yeniden yönetim kurulu seçimi için toplantı yapılıyor.
Gerginlikten yorulan ve bakanlıkla çatışınca işlerinin bozulacağından endişe eden üyeler başkandan istifa etmesini istiyorlar.
Ve orta bir yol ararlar.
Sonun da siz de olmayın, bakanlığın istediği de olmasın içimizden başka birini başkan yapalım teklifi geliyor . Başkan bunu hangi arkadaşımız teslim olup kabul eder diyor. Ama bir üye ben olurum diyor. Hem de yeni seçilen seçtiği başkan yardımcısı.
Hikaye burada bitiyor.
Şimdi bu olayı ölçek kabul edersek, seçimle hem de hakim nezaretinde demokrasinin kanun ile tam işlediği bir sivil toplum örgütünde seçim sonuçlarını kabul etmeyerek elindeki kamu otoritesini baskı aracı olarak kullanan bir yönetim anlayışının hakim olduğu bir siyasi anlayışta siz hangi seçimi bekleyerek ülkeye demokrasinin geleceğine ve demokratik seçimlerin olacağına inanabilirsiniz?
İsimleri ve müdahil makam ve yetkililerini özellikle yazmadım.
Ama kimler olduğunu elbet biliyorum.
Nereden derseniz?
TÜRKTOB’un kurucu başkanıyım ve kuruluşunun ardından iki dönem yönetim kurulu başkanlığını yaptığım örgütte neler olduğunu elbet bilme hakkım olmalı değil mi?
Hakkı Şafak Ses