Yerel yönetim sözlük anlamıyla; il, ilçe, kasaba ya da köy halkının yerel ortak gereksinimlerini karşılayan ve genel karar organları halk tarafından seçilen kamu tüzelkişisi olarak tanımlanır. Bu tanımlamaya uyum sağlama, demokrasinin tabana yayılması, içselleştirilmesi adına yerel yönetimlerin görev ve yetki alanları genişletildi. Her konunun Ankara’ya havale edilmesi yerine yapılacak işleri çözmenin merkezi mahalli yönetim olması da mantıklı olanıdır.

Yerel seçimler bu özelliği nedeniyle demokratik ülkelerde fazlasıyla önemsenmektedir, hatta yerel seçimlerde iktidarın oy oranında gözle görülür bir düşüş yaşanması durumunda, genel seçimlerin yenilenmesini de gündeme getirmektedir.

Yerel yönetim bu kadar önemliyken,  yerel yönetimde yetki alan başkanlar seçim bölgelerinin geleceğini ne denli iyi planlamaktadır?

Bölgemizde bu açıdan baktığımızda parmakla gösterilecek bir yerel yönetim kadrosu da maalesef görememekteyiz.

Yerel yönetimde yetki alan parti ve temsilcisi seçmeninden oy isterken, seçmenden bu yönde bir taleple karşılaşmıyor, (istisnalar hariç) tamamı şahsi veya ailesine aşiretine mensubu bulunduğu camia adına maddi beklenti ve vaatlerle yönetime oy vermektedir. Bu sebeplerle oy veren seçmen kentin geleceğini sorgulama yerine, haliyle kendi geleceğinin menfaatinin peşinde koşuşturmaktadır.

Belediye başkanları kentin geleceği kaygılarıyla proje hazırlama yerine, seçmenine istihdam, imar rantı veya belediyeden iş verme derdi telaşı dışına taşamamaktadır. Başkanların varsa enerjileride bu uğurda buralarda harcanmaktadır.

Bu kısır döngü içerisine giren başkanın birde ekibi zayıfsa, beklentileri de karşılayamadıkları gibi iletişim bozukluğu nedeniyle de, her gün bir STK temsilcisi, gazeteci, akil adam bir bir kırılıp belediye kapsama alanı dışına itilmektedir.

Kenti geleceğe taşıyacak, ana sorunları azaltıp ortadan kaldırılacak adımlar ya atılmadığından veya zamansız el atıldığından kentin sorunları çözülemez pozisyona düşmektedir.

Belediyeler futbol kulüpleri mantığıyla günü kurtarma adına yönetildiği için, birçok belediye maalesef futbol kulüpleri gibi batık durumdadır.

Kentte yaşayan herkesin bütçedeki her kuruşta hakkı olduğu Bey tül mal dediğimiz belediye bütçeleri, yerli yersiz birçok yerde çarçur edilmektedir, yöneticilerin kafasında da ‘ böyle gelmiş böyle gider ‘ anlayışı yerleşmesi de olayın vahametini ayrıca artırmaktadır. Bu saplantıya takılmış toplumların çözümü kafada yok olmaktadır.

Belediyelerin iş yapmaması, bir işi eksik bırakması bir dönem sonra telafi edilebilir ama bir toplum zihni olarak şunlarla dolmuşsa

 ‘O GELSE SANKİ ÇALIŞACAKMI?’

‘BAŞKASIDA GELSE YER’

‘BU DOYDU GELECEK OLAN AÇ’

‘ÇALIYOR AMA ÇALIŞIYOR’

‘BÖYLE GELMİŞ BÖYLE GİDER’

Saplantıların esiri olmuş, ümitlerini hayallerini yitirmiş toplumların kalkınması, gelişmesi ve büyümesi asla mümkün değildir.

Geri kalmışlık bizlerin kaderi değildir, hepimiz içinde yaşadığımız kentleri büyütme, geliştirme, daha yaşanabilir kentler inşa edip çocuklarımıza bırakma gibi bir sorumluluğumuz var

Belediyelerin aklı başında vizyon sahibi geleceği gören, tehditleri ve ihtiyaçları öngörüp tedbirler alan çareler üreten, 50 yılın 80 yılın ihtiyaçlarını görüp proje geliştiren kadrolara ihtiyacı var, belediyeler yan gelip yatma yeri olmamalı, belediyede her mevkie liyakat sahibi yöneticiler atanmadıkça da bu işin düzelmesi mümkün değil.

Bir yerden başlanmalı ve gelecekte çocuklarımıza örnek gösterilecek bir belediye yönetim kadrosunu her bölgede ortaya çıkarılmalı, demeliyiz ki ’ filan ilde, filan başkan ekibiyle 2-3 dönem ili beldeyi yönetti ve kenti şuradan şuraya taşıdı helal olsun’ ölmüşse rahmet, sağsa da dua edelim.

20 yıl öncesi gibi Hz. Ömer’in mum meselesini örnek göstermekten vazgeçtik, namuslu şerefli, çalmayan, kayırmayan, adam gibi kenti yöneten birinin hikâyesini duymak istiyoruz. Bu çok zor mu? Ya da biz olmayacak bir şey mi istiyoruz?