Sorunun temelinde, futbolun çocuk yaşlardan itibaren doğru bir altyapı eğitimiyle beslenmemesi yatıyor. Avrupa’da gençler küçük yaşlardan itibaren modern tesislerde, bilimsel metotlarla yetiştiriliyor.
Türk Futbolu Neden Geri Kaldı?
Türkiye, son yirmi yılda telekomünikasyondan ulaştırmaya, sağlıktan inşaata kadar pek çok alanda ciddi ilerlemeler kaydetti. Avrupa standartlarını yakalayan, hatta bazı alanlarda aşan bir ülke haline geldi. Ancak aynı başarı futbol sahasına yansımadı. Çocukluk yıllarımızdan bu yana hafızalara kazınan manzara hâlâ değişmedi: Türk Milli Takımı’nın Avrupa’nın güçlü ekipleri karşısında aldığı ağır yenilgiler ve ispanya karşısında sahamızda 6-0 yenilmemiz üzüntümüzü artırdı.
Futbol, sadece bir spor değildir; bir ülkenin uluslararası tanıtımının, toplumun moral ve özgüveninin de önemli bir parçasıdır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi futbolu yakından bilen bir liderin yönetiminde bu alanda da büyük bir atılım yapılacağı beklentisi haklı olarak yüksekti. Ancak beklenen dönüşüm sahaya yansımadı.
Altyapı Sorunu ve Kaybolan Yetenekler
Sorunun temelinde, futbolun çocuk yaşlardan itibaren doğru bir altyapı eğitimiyle beslenmemesi yatıyor. Avrupa’da gençler küçük yaşlardan itibaren modern tesislerde, bilimsel metotlarla yetiştiriliyor. Bizde ise yetenekli çocuklar çoğu zaman sistemin eksiklikleri nedeniyle kayboluyor. Oysa gençlerin Avrupa’daki başarılı kulüplerin eğitim modellerinden yararlanması, Türk futbolunun geleceği için hayati bir ihtiyaçtır.
Derwall Dönemi ve Sonrası
1990’lı yıllarda Alman Milli Takımı’nı uzun süre çalıştıran Jupp Derwall’in Türkiye’ye gelişiyle kısa süreli bir kıpırdanma yaşandı. Ardından Almanya’da parlayan İlyas Tüfekçi ve Erdal Keser’in katkılarıyla Milli Takım’da hareketlenmeler oldu. Fakat bu çabalar kalıcı bir dönüşüm getirmedi. Türk futbolu, profesyonellikten uzak, tesadüfi başarılarla ayakta kalmaya devam etti.
Sağlam Nesiller Yetiştirmek
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” sözü, aslında bugün için de yol gösterici. Futbolun temelleri, okul öncesi çağdan itibaren atılmalı; çocuklarımız sistemli bir şekilde spora yönlendirilmeli. Sağlıklı, disiplinli ve özgüvenli nesiller yetiştirmenin yolu, sporun yaşamın merkezine yerleşmesinden geçiyor.
Tarihî Yenilgilerin Gölgesi
İspanya karşısında alınan 6-0’lık hezimet ya da İngiltere’ye sahamızda 8-0 kaybettiğimiz o acı gece, Türk futbolunun hafızasında kara birer leke olarak kaldı. Bu tablolar, sistemimizi kökten değiştirmemiz gerektiğini açıkça gösteriyor.
Geleceğe Çağrı
Başarı için sadece yetenek değil, çok daha fazlası gerekir: Disiplin, planlama ve herkesten fazla emek. Türkiye, sanayi ve teknolojide nasıl büyük adımlar attıysa, futbolda da aynı iradeyi göstermek zorundadır. Çünkü futbol yalnızca 90 dakikalık bir oyun değil; ülkenin itibarı, toplumun morali ve gençlerin hayalleriyle doğrudan bağlantılı bir alandır.