Ortak bir göğün çocukları olsak da hepimiz farklı maviliklerdeyiz. Kimimiz aydınlık gökyüzüne uyanıyor, kimimiz karanlık. Sorsalar “Dünyanın hangi mavisine doğmak, hangi gökyüzü altında uyanmak istersin?” diye, acaba yine de bulunduğumuz coğrafyayı seçip aynı kaderi mi yaşamak isterdik…

İbni Haldun’un da dediği gibi gerçekten coğrafya kader midir?

Peki ya Samsat için…

Samsat için bugüne kadar coğrafya hep “keder” oldu “ağıt” oldu. İlçemiz eski merkezi,1998 yılında Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamında Atatürk barajı suları altında kalması sonucunda şimdiki yerine taşındı. Halkımız sular altında kalan doğduğu evlerine, topraklarına, anılarına ağıtlar yaktı. Ardından 2017 ve 2018 yıllarında meydana gelen deprem sonrası ilçe yerle bir oldu. Halkımız bu seferde yıkılan anılarına, emeklerine ağıt yaktı. Kısacası Samsat hep coğrafyasının “keder ”ini yaşadı.

Evet öyleydi. Ama bu hep öyle olacağı anlamına mı gelir? Dünya tarihi boyunca hep bir değişim söz konusudur. İklimler, coğrafyalar, fırsatlar hep değişime uğramıştır. Kimi zaman insanlığın aleyhine olan coğrafi ve iklim şartları, gün gelmiş lehine dönmüştür.

Peki, bizim yıllardır Samsat için “keder” olarak gördüğümüz coğrafyada artık ibre tersine döndüyse? Bu coğrafya artık Samsat için pozitif anlamda bir “kader” ise? Fırsat bu coğrafya sayesinde ayağımıza geldiyse?

Geçtiğimiz aylarda Dünya Meteoroloji Örgütü yayınladığı “İklim Değişikliği Raporu’nda yaklaşan su krizi için dünyayı uyardı. Birçok ülkenin değişen iklim sebebiyle kuralık yaşamakta olduğunu, yıllar geçtikçe bu kuraklığın şiddetinin artacağını ve artan dünya nüfusuna bağlı olarak dünyada gıda krizi beklenmekte olduğunu açıkladı.

Samsat konumu itibariyle Türkiye’nin en büyük barajı olan Atatürk Barajı kıyısında 3 tarafı baraj gölü ile çevrili yarım ada şeklindedir. Bu sebeple de tarımsal sulama açısından çok şanslı bir ilçedir. İşte bizim zamanında başımıza gelen ve “keder” olarak gördüğümüz durum belki de coğrafyamızın bundan sonrası için bize sunacağı en büyük olanak haline gelmiştir.

Bu olanağı fırsata çevirmek için Samsat Belediyesi olarak ilk önemli adımımızı attık. Ülkemizde tarımın kalkınması için ciddi çalışmalar yapan, 30 büyükşehir belediyesinin de üyesi olduğu ‘’Uluslararası Tarım Şehirleri Birliği ”ne üye olmak için geçtiğimiz hafta belediye meclisimizde karar aldık. İnşallah bu üyelikle birlikte Samsat tarımında yeni bir sayfa açılacak.

Uluslararası Tarım Şehirleri Birliği’ne üyelikle birlikte tarımsal stratejilerimizi yeniden ele alarak, tüm çiftçilerimizin katkılarıyla geliştirerek, katma değerli ve sürdürülebilir üretimi teşvik eden mekanizmaları hayata geçireceğiz. Topraklarımızın verimliliğini arttıracak metotlar geliştireceğiz.

Bu noktada çalışmalarımıza da başladık. Tarımımızı ve çiftçimizi dünya piyasasında rekabet avantajına sahip, katma değeri yüksek olan tarım ürünleriyle de tanıştırmaya karar verdik.. Bunun en önemli kolunu da tropikal meyveler oluşturuyor. Geçtiğimiz günlerde İlçemizde çiftçilerimize, seracılık yapan vatandaşlarımıza muz fidesi dağıttık. Alandaki verimini incelikten sonra muz, avokado, ejder meyvesi, mango, guava gibi katma değeri yüksek olan ürünlere geçiş yapacağız. Çiftçimize coğrafyamızın verdiği avantajından yararlanarak tarımdan yüksek gelir elde etmesini sağlayacağız. Bu coğrafyanın verimli topraklarını çiftçimizin kalkınması için en etkin şekilde değerlendireceğiz.

Bizim belediyecilik anlayışımız sadece yol, kaldırım, kanalizasyon yok. İlçemizin gelişen dünya düzenine entegrasyonunu sağlayarak vatandaşımızın, çiftçilerimizin ekonomik kalkınmasını sağlamak da var. Tarlalar değişen dünya düzeninde birer bacasız fabrika. Şimdi bu bacasız fabrikaları işleme zamanı. Geleceğe daha sağlam adımlarla ilerleme zamanı. Tarımın gücü ilçemizi daha da güçlendirecektir.

Son Söz; “Hangi gökyüzünün mavisine uyanmak isterseniz?” diye sorsalardı yine ben gelecekte bir elmas gibi parlayacak, 3 tarafı sularla çevrili “MAVİ ELMAS SAMSAT”ın gökyüzünün mavisine uyanmak isterim derdim.-